enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
38,1897
EURO
43,8873
ALTIN
4.132,18
BIST
9.317,24
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
22°C
İstanbul
22°C
Az Bulutlu
Pazartesi Parçalı Bulutlu
22°C
Salı Parçalı Bulutlu
18°C
Çarşamba Çok Bulutlu
16°C
Perşembe Az Bulutlu
18°C

“YÜZÜK KARDEŞLİĞİ VE İKİ KULE: KRALLIK İÇİNDEKİ GÜÇ SAVAŞLARI”

15.03.2025 11:41
201
A+
A-

Satranç Krallığı dünyasında uzun süredir konuşulan adaletsizlik iddiaları, Satranç Krallığı’nda yeni bir tartışma dalgasını beraberinde getirmiş. Kadı atamalarından ülke organizasyonlarına, Teşkilat Cemiyeti içindeki kapalı devre yönetim anlayışından Bilgeler Kurulu kararlarına kadar pek çok alanda yaşanan usulsüzlükler, krallık temsilcilerinin tepkisini çekmeye devam ediyormuş.

KADILIK SÜRECİNDE AYRIMCILIK MI VAR?

Satranç Bilgeler Kurulu ve Kadı Divanı’nın liyakatten uzak bir şekilde kadı atamaları yaptığına dair iddialar, son dönemde daha fazla dile getirilmeye başlanmış. Bazı bölgelerde kadılık pozisyonlarının belirli bir çevreye ait kişilere verilmesi ve objektif kriterlerin uygulanmaması, şeffaflığa olan güveni sarsıyormuş. Özellikle yerel ve ulusal organizasyonlarda kadı görevlendirme kararlarının belirli kişilerin kolladığı yönündeki iddialar, bağımsız denetim taleplerini gündeme getiriyormuş. Özellikle Bilgeler Kuruluna hükmeden Sadrazam Efendi bu işin en tepesindeki NARSİST ve kural tanımayan tavrı ile kendinden olmayanları sistemden dışlayan yapısı ile krallık da sessiz bir öfke yaratıyormuş. Kraldan çok kralcılık oynaması tepki çekiyormuş.

DİVAN-I SATRANÇ’TA KAPALI DEVRE YÖNETİM Mİ?

Teşkilat Cemiyeti içerisinde kararların 15 kişilik dar bir ekip tarafından alındığı ve bu grubun kendi çevresini koruyarak taraflı hareket ettiği iddiaları icraat de empatiden uzak olunması köy meydanların da ve 64 Kare ülkesinde şiddetli tartışmalara neden oluyormuş. Bazı kurumların krallık tarafından desteklenerek öne çıkarılması, bu kurumların sürekli ön planda hareket etmesi, bu kurumların önceliklendirilmesi, krallığın tüm işleyişinin bu kurumlar üzerinden yapılması, gizli kapılar arasında yapılan anlaşmalar, karşılıklı ittifak anlaşmaları göze çarpıyormuş. Bu durum geri kalan kurumların tepkisini artırıyormuş. Özellikle Denetleme ve İlerleme Komitesi’nin bu konuda sessiz kalması, adalet talep eden kadılar, akıncılar ve kanaat önderleri tarafından büyük bir sorun olarak görülüyormuş. Divan-ı Satranç içinde Bilgeler Kurulunun sorumlusu Sadrazam’ın belirlediği kendi ilinde yaşayan kurulun baş defterdarı bu görevlendirmelerde özellikle rol alıyor ve bu karmaşıklığın artmasına sebep oluyormuş. Divan’ın buna sesiz kalması da ülke içinde derin düşüncelere sebep oluyormuş. Kadı görevlendirmeleri, illerde çıkan kadı sorunlarının ayyuka çıkması sınırları zorlayan bir duruma dönüyormuş. Kral her ne kadar  “Benim kurallarıma uyman adaleti bozan olursa tez kellesi vurula” dese de Sadrazam’ın kurduğu yapı oluşturulan meclisler içinde var olmaya devam ettikçe sorunların devam edeceği düşünülüyormuş. Adaletin olmadığı yerde anarşi başlaması kaçılmaz iken bu durum yeniçerileri de ayaklandırmaya başlamış.

KALKINMA TAKVİMİN DE BELİRSİZLİKLER DEVAM EDİYOR

Organizasyon ve kalkınma planı başlangıç tarihine dair divan ve bilgeler kurulu arafından kesin bir açıklama yapılmaması, akıncı birliklerini zor durumda bırakıyormuş. Akıncıların transferleri ve sezon hazırlıkları konusunda planlama yapmakta güçlük çektikleri belirtiliyormuş. Organizasyon Komitesi’nin etkisiz kaldığına dair eleştiriler gündemden düşmüyormuş. İlgili mercilerden resmî bir açıklama bekleyen satranç toplulukları, bu sessizliğin ardında farklı hesaplar olduğunu düşünüyormuş. Dedikodular haşmetli Sultan’a kadar iletilmiş.

KADILAR VE AKINCILAR ARASINDA GİZLİ ANLAŞMALAR MI VAR?

Bazı kritik illerin belirli akıncı toplulukları ve kadılar tarafından yapılanma içine girdiği ve bu durumun organize şekilde gerçekleştirildiği iddiaları, ülke camiasında gündemi sarsmaya devam ediyormuş. Özellikle rekabetin adil olmasını savunan kadılar ve akıncı birlikleri, divanın bu konuda net adımlar atması gerektiğini dile getiriyormuş. Hatta bazı meclislerin kendi içlerinde yaptıkları gizli görüşmeler meydanlara sızmaya başlamış. Bazı illerin organizasyonlarında çıkan usulsüzlükler ve büyük hataların bilgileri sızmaya başlayarak herkesin duymasına sebep olmuş. Konu ile ilgili nasıl bir önlem alındığını da Divan meclisinden birilerinin ört pas ettiği bilgisi sızdırılmış. Karabat ilinin kanaat önderi Emmioğlu’nun da kendi meclisi içindeki görüşmeleri sızdırılmış. Gizli yapılan anlaşmaların ortaya çıkması halinde ülkenin prestij kaybı yaşayabileceği ve bu nedenle bağımsız bir denetleme mekanizmasının şart olduğu vurgulanıyormuş. Özellikle iki metropol il olan Payitaht ve Sahilköy illerinde yapılaşmalar o kadar ayyuka çıkmış ki, Payitaht şehrinin iki yakası paylaşılmış, her iki yaka belli gruplar tarafından organize edilip Sahilköy şehrinin geçmiş krallık dönemlerindeki yapılaşma oluşturulmaya başlamış. Bu durumu organize eden Sahilköy’lü Bilgeler Kurulu başkanı haşmetli Sadrazam, kendi kurulundaki Şeyhülislam ve Divan Kurulundaki Baş Defterdar ile başta bu metropoller olmak üzere tüm ülkedeki kadı yönetimlerini ele geçirmeye çalışıyorlarmış. Böylelikle KADILAR SALTANATI yaratıp ülke içindeki derin yapılaşmanın alt yapısı oluşturuluyormuş. Hatta Sahilköy deki organizasyonlarda özellikle Şeyhülislam’ın sürekli görev alması Sahilköy şehrinde bir organizasyonu sürekli yönetmesi için onun görevlendirilmesi de dikkat çekiyormuş. Divan kurulunun bu kadar haksızlığa karşı ne tavır alacağı merak konusu iken, Sultan’ın “Haksızlık edenin tez kellesi alına” fermanının devreye girip girmeyeceği merak konusuymuş. Halk arasında şu şarkı sözleri dillerde dolaşır olmuş;

“Asmak kesmek kelle uçurmak
hırsızlıktan altın vurmak
kırk haramiler kırk haramiler
hep haraç için şehre geliriz
kırk haramiler kırk haramiler”

Ne hikmet ise Sahilköy deki görevlendirmeler Sadrazam’ın, Şeyhülislam ve Baş Defterdar üçgeninin koordinesinde dönmesi, Sahilköy şehrinin eski yöneticisi Şeyhülislam’ın o rant ve kadı yapılanmasını ülkenin her yerinde oluşturmaya çalışması herkesin tepkisini topluyormuş gel gör ki Sadrazam’ın etkisi ile kimse bir şey yapmıyormuş Vezir-i Azam da konulara seyirci kalıyormuş ve o ilden Sultanımız sorumlu diyerek sorumluluk almıyormuş. Ülke yönetiminde iyi bir şey oluyorsa zaten herkes ben yaptım demek için sıraya giriyormuş ama olumsuz bir şey olunca ben bakmıyorum oluyormuş. Ülke halkı da bu duruma anlam veremiyormuş.

BİLGELER KURUL BAŞKANI’NIN YETKİLERİ TARTIŞILIYOR

Krallığın Bilgeler Kurulu Başkanı’nın NARSİST bir yapıya sahip olduğu, eleştirilere kapalı davrandığı, aşırı kibir ve güç zehirlenmesi ile kendisini her konuda otorite olarak gördüğü söyleniyor. Ülke de “Dunning-Kruger Etkisi” rahatsızlığı ile bilinen Sadrazam’ın, kendi güç alanını korumak için sert kararlar aldığı ve diyaloga kapalı olduğu belirtiliyormuş. Bunun yanında, her yeri karıştıran Sadrazam’ın Vezir olabilmek için her yolu denediği ve bu siyasi oyunlara yüce Lezzetabad şehrinden Vezir-i Azam’ın sessiz kaldığı iddiaları da gündemde. Camianın ileri gelenleri, bu durumun ülke geleceği için tehdit oluşturduğunu dile getiriyor. Arkadaki gücünde Vezir-i Azam olduğu düşünülmekteymiş. Çünkü Vezir-i Azam kendilerine biat etmeyenleri sistemden dışında tutmak için kendi güçlerini biat edenler ile kurmak istiyormuş. Lezzetabad şehrini arkasına aldığını düşünüyormuş. Ülke meclislerini ve yetki mevkilerine de bu biat kültüründe olanlardan olması için ellerinden geleni yapıyorlarmış. Ancak Vezir-i Azam’ın gözden kaçırdığı en büyük tehlike Karabat ilinin Emmioğlu’ndan sonra sıranın ona geleceğinden haberi yokmuş. Çünkü Emmioğlu’nun yerine Payitaht ilinden yeni bir Emmioğlu yaratılacaktı ve bu yeni Emmioğlu’na talimat verilip kuracağı yeni akıncı birlikleri ile Kanaat Liderleri Meclisindeki güçleri artırılmak isteniyormuş.

KRALLIĞI’NIN GELECEĞİ NE OLACAK?

Tüm bu gelişmeler, Krallık da büyük bir değişim sürecinin kapısını aralıyor. Ülkenin önde gelenleri ve söz sahibi yöneticileri Dîvân-ı Hümâyun’un daha adil ve şeffaf bir yönetim anlayışı benimsemesini talep ediyormuş.

Peki, Krallık içinde adalet sağlanabilecek mi? Yoksa mevcut belirsizlik ortamı sürecek mi? Ülkenin tüm halkı tarafından merakla bekleniyormuş.

Gökten üç elma düştü: biri gerçeği görenlere, biri mücadele edenlere, biri de sessiz kalıp kaybedenlere…

Serinin son hikayesi “Kral’ın Dönüşü” çok yakında !!……….

Keyifli Okumalar dilerim…….

 

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.